Toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusundaki çalışmalar ailelerin sorumluluk almasıyla hız kazanabilir.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusundaki çalışmalar, ailelerin sorumluluk almasıyla hız kazanabilir. Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi (UN Women) tarafından hazırlanan öneri seti, ailelerin değişimin ön saflarında yer alması gerektiğini savunuyor.
Unwomen.org’da yayınlanan makalede, gelecek nesillerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki tavırlarını, anne babaların, geniş aile bireylerinin ve bakıcıların belirleyeceğini belirtiyor. Makaleye göre gelecek nesillerin cinsiyetçi yaklaşımlarını değiştirebilmenin yolları şunlar:
Bu konu hakkında konuşun!
Çocuklarınızla cinsiyet eşitliği ve kadın hakları hakkında konuşmalar yapın. Toplumsal eşitliğin olduğu bir dünyaya ulaşmak için yapılması gerekenleri onlarla paylaşın. Herkes için daha iyi bir gelecek için bugünden fikir sahibi olmaları onları aktif olarak konuya dahil eder.
Ev işlerini paylaşın!
Dünya istatistiklerine göre kadınlar erkeklerden en az iki buçuk saat daha fazla ev işiyle uğraşıyor. Bu sebeple, binlerce kadın ve kız çocuğu, okula gitme, tam zamanlı ücretli işlere katılma veya dinlenmek için yeterli zamana sahip olma fırsatını kaçırıyor. Evinizdeki tüm ev işlerini ve çocuk bakımını eşit şekilde bölerek örneği ayarlayın. Kız ve erkek çocuklarının evdeki işlere eşit katılımını destekleyin.
Farklı rol modeller gösterin!
Çocukların çeşitliliği benimsemeye teşvik edilmesi son derece önemli bir konu. Onlara farklı cinsiyetlerden, etnik kökenlerden ve renklerden, rol modelleri gösterin. İnsanların, cinsiyetlerinden, dil, din ve ırklarından bağımsız olarak istedikleri başarıya ulaşabileceklerini onlara anımsatın.
Kendilerini ifade etmelerini destekleyin!
Fikirlerini belirtebilmesini, düşüncelerini özgürce ifade etmesini destekleyin. Eşitlik konusundaki fikirlerini belirtebilmeleri onları birer küçük kanaat önderi konumuna taşır ve güven verir.
Klişeleri –kendinizinkileri de dahil ederek- ortadan kaldırın!
Toplumsal cinsiyet, cinsiyetler arasındaki biyolojik farklılıklarla ilgili değildir, daha çok toplumsal bir şartlanmanın sonucudur. İnsanlar erkek veya kız olmanın ne demek olduğunu tanımlarlar ve bu sosyal şartlandırmalar, çocuklardan gençlerin belirli ve sınırlayıcı cinsiyet rollerine ve beklentilerine uymalarını bekler. Hepimizin bilinçsiz cinsiyetçi tutumlarımız var. Kadın ve erkeklerin nasıl giyinmesi, davranması ve hatta ne tür işler yapmaları gerektiği konusunda beklentilerimizi çocuklarımıza da geçiriyoruz. Medyada, sokakta veya okulda olsun, çocuklarımızın sürekli olarak karşılaştıkları klişeleri önyargılı hale getirin ve bunlara meydan okuyun. Çocuğunuzu ailenizin kendilerini oldukları gibi ifade etmeleri için güvenli bir yer ikna edin. Seçimlerini onaylayarak, onlara farklı olmalarının doğal olduğunu söyleyerek ve bir kabul kültürünü teşvik ederek...
Vücuduyla barışmasını destekleyin!
Tüm dünya, insanların kendilerini belirlenen güzellik standartlarıyla değerlendirmesini ve birbirleriyle karşılaştırmasına yönelik bir tavır içinde hareket ediyor. Kendimizi diğer insanlara karşı sürekli ölçüyor ve fiziksel görünümümüzle yargılıyoruz. Bu yargıları yıkabilmek için ebeveynlerin örnek olmasına ihtiyaç var. Fiziksel özelliklerini eleştirmeyin, kendinizi de dahil ederek, gerçekçi olmayan vücut standartlarına, cinsiyetçi ve negatif klişelere uzak durun.
Onları dinleyin ve onlardan öğrenin!
Son birkaç yılda, gençler kendilerini ve dünyayı etkileyen konular hakkında konuşuyorlar. 1,8 milyar genç insan, dünya için daha iyi bir gelecek inşa etmeye hazır olanaklara ve yeteneğe sahip. Fakat bu gücü gerçekten kullanabilmek için onları dinlememiz gerekir. Gençlerin insan hakları, iklim eylemleri, toplumsal cinsiyet eşitliği ve daha fazlası hakkında çok değerli düşünceleri var. Yapmamız gereken şey sadece onları dinlemek.
Sizler için kısaltarak tercüme ettiğimiz makalenin orijinaline bu linkten ulaşabilirsiniz.