22 Mayıs Biyoçeşitlilik Günü, doğayı korurken kadının sesini de duyurmanın tam zamanı!
Dünya genelinde doğayla en çok temas halinde olan, toprağa en çok emek veren, ormanı, suyu, tohumu koruyan hep kadınlar oldu. Tarımda çalışanların yüzde 43’ü kadın. Ama kadınların çoğu kendi topraklarına sahip değil. Gıdayı üreten kadın, suyu taşıyan kadın, toprağı işleyen kadın, çevre politikalarında görünmez hâlde. Doğal kaynakların tahribi, sadece ekosistemi değil, kadınların hayatını doğrudan tehdit ediyor. Su kaynakları kuruduğunda çeşme başında saatlerce beklemek zorunda kalan yine kadınlar. Toprak verimsizleştiğinde geçimlik tarımdan vazgeçmek zorunda kalan kadın çiftçiler. Ormanlar tahrip olduğunda yakacak oduna erişemeyen ve çocuklarını ısıtamayan kadınlar. Biyoçeşitlilik kaybı, kadının emeğini görünmezleştiriyor; yaşam alanını daraltıyor, dayanışma ağlarını zayıflatıyor.
Doğaya müdahale, kadının sesini bastırır
Ekosistemler üzerindeki her müdahale, kadınların bilgi ve deneyim alanlarını da daraltıyor. Oysa kadınlar doğanın ritmini en yakından bilenler. Geleneksel tohumların saklanmasından kuraklıkla başa çıkma yöntemlerine, doğa dostu tarım pratiklerinden bitkisel ilaç bilgisine kadar çok katmanlı bir ekolojik birikime sahipler. Ama karar alma süreçlerinde yoklar. Doğa koruma projeleri yapılırken kadınlara danışılmıyor. Madencilik, baraj, enerji yatırımları kadınların yaşam alanlarını yok ediyor ama hiçbir aşamada fikirleri alınmıyor. Bu nedenle biyoçeşitlilik krizine karşı bir çözüm isteniyorsa ilk yapılması gereken şey, kadınların bu sürecin içine aktif olarak dahil edilmesi.
Çözüm kadınlarla birlikte gelir
Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan çevresel sürdürülebilirlik sağlanamaz. Doğayı korumak için kadını da korumak gerekir. Katılımcı, şeffaf, aşağıdan yukarı kurulan bir doğa politikası, kadınları sadece dinlemekle kalmamalı; onların karar verici konumda olmasını da sağlamalı. Çünkü doğanın suskunluğu, kadının susturulmasıyla paralel ilerler. Ve birinin sesi çıkmaya başladığında, diğeri de yankı bulur.
Kadınlar olmadan biyoçeşitlilik korunamaz
Kadının bilgisi, emeği ve sezgisi olmadan ekolojik adalet kurulamaz. Bu nedenle 22 Mayıs Uluslararası Biyoçeşitlilik Günü, yalnızca doğayı koruma çağrısı değil; aynı zamanda kadınların doğayla birlikte var olma hakkını savunma günüdür.