Kurumsal sürdürülebilirlikte toplumsal cinsiyet eşitliği giderek daha fazla önem kazanıyor. SKD Türkiye’nin (İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği) “Kurumsal Sürdürülebilirlik Olgunluk Anketi 2025” sonuçları, iş dünyasının bu alandaki dönüşüm iradesini ortaya koyuyor. Ankete göre; şirketlerin yüzde 80’i iş stratejilerini sürdürülebilirlik odağında güncelliyor. Bu değişim yalnızca çevresel performansı değil, eşitlik ve kapsayıcılık gibi toplumsal konuları da kapsıyor.

Eşitlik artık stratejik öncelik

Yönetim kurulu seviyesinde sürdürülebilirliğin sahiplenilme oranı yüzde 84’e ulaşıyor. Bu oran, büyük ölçekli şirketlerde daha da yüksekken, küçük ve orta ölçekli işletmelerde (KOBİ) oranın aynı düzeyde yansımadığı görülüyor. Yine de bu veriler, toplumsal eşitliğin yönetim gündeminde daha görünür hâle geldiğini ve kurumsal stratejilerle bağ kurmaya başladığını gösteriyor. Eşitlik ilkesi artık ikincil değil, ana stratejik başlıklar arasında yer alıyor. Şirketlerin çoğu çeşitlilik politikaları oluşturuyor, eşit temsiliyet hedefleri koyuyor ve çalışanlarına eşitlik temelli eğitimler sunuyor. Ancak bu yaklaşımın uygulamaya yansımasında hâlâ geniş bir alan bulunuyor.

Strateji ile uygulama hâlâ aynı çizgide değil

Veriler, eşitliğin stratejik olarak gözetildiğini ortaya koysa da bu vizyonun sahaya tam olarak yansımadığını gösteriyor. Örneğin, şirketlerin yüzde 72’si sürdürülebilirlik ve ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) temelli eğitimler verdiğini belirtiyor. Ancak eşit temsiliyet ve kapsayıcılık odaklı somut hedef belirleyenlerin oranı sınırlı kalıyor. Çevresel konularda ölçüm ve raporlama düzeyi yükselirken, toplumsal eşitlik alanında henüz bütünsel uygulamalara ulaşılamadığı görülüyor. Özellikle KOBİ’ler için rehberlik ve kapasite geliştirme çalışmaları, bu boşluğu kapatmak adına kritik bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor.

Sahiplenme yönetimle sınırlı kalmamalı

Anket sonuçları, sürdürülebilirliğin yüzde 84 oranında yönetim kurulu düzeyinde sahiplenildiğini gösteriyor. Bu olumlu gelişmeye rağmen, stratejik sahiplenmenin işe alım, terfi ve günlük uygulamalara yayılması gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kapsayıcı iş kültürü, artık yalnızca etik değil aynı zamanda rekabet avantajı sağlayan bir tercih. Masadaki stratejiler hazır; şimdi bu stratejileri hayata geçirme zamanı.