Yaratıcı endüstriler, kadınların yoğun olarak yer aldığı ama üst yönetimde görünürlüğünün düşük kaldığı alanlar. Bu tabloya rağmen, içe dönük ve değer odaklı liderlik (introverted, values-led leadership) kadınlara farklı bir yol açıyor. Yüksek sesle değil, dikkatle dinleyerek; baskınlıkla değil, iş birliğiyle öne çıkan bu liderlik anlayışı, kadınların hem kendi alanlarını korumalarına hem de ekiplerine daha kapsayıcı bir kültür sunmalarına imkân veriyor.

Kadınların görünürlüğü ve liderlikteki bariyerler

Yaratıcı endüstrilerde kadınların görünürlüğü yüksek olsa da bu durum liderlik pozisyonlarına aynı oranda yansımıyor. GIZ’in 2023 raporuna göre, örneğin film endüstrisinde yönetmenlerin yalnızca yaklaşık yüzde 15’i kadın. Benzer şekilde, moda ve medya ajanslarında da kadınlar çoğunlukla giriş düzeyinde veya orta kademelerde yoğunlaşırken, karar alma mekanizmalarında oran dramatik biçimde düşüyor. Uluslararası araştırmalar, bunun nedenleri arasında güvencesiz çalışma koşullarını, proje bazlı istihdamın getirdiği belirsizliği ve cinsiyet temelli ön yargıları gösteriyor. Yani kadınların sektördeki görünürlüğü bir vitrin olarak kalırken, asıl güç ve karar alanları hâlâ erkeklerin hâkimiyetinde.

Sessiz liderlik: Gücünü farklı yerden alan bir tarz

Yaratıcı endüstrilerde sıkça ‘en yüksek sesin kazandığı’ bir kültür hakim. Oysa sessiz liderlik, yani daha çok dinleyen, gözlemleyen ve ekibin önünü açan bir yaklaşım, farklı bir güç odağı yaratıyor. Burada ‘sessiz’ kelimesi, zayıflık ya da pasiflik anlamına gelmiyor. İngilizcedeki introvert kavramının karşılığı daha çok içe dönüklük; yani enerji kaynağını kalabalıklardan değil, derin düşünme ve bireysel üretimden alan bir tarz. Bu özellik, empatiyi, dikkatli dinlemeyi ve kapsayıcı karar alma süreçlerini beraberinde getiriyor. Araştırmalar, ekiplerin yaratıcılık ve verimlilik açısından daha iyi sonuçlar ürettiğini gösteriyor. Çünkü sessiz liderler, parlak fikirlerin sadece en dışa dönük kişilerden değil, daha geri planda kalan ekip üyelerinden de çıkabileceğinin farkında. Bu yaklaşım, özellikle kadınların liderlik yolunda karşılaştıkları ön yargılara karşı alternatif bir model sunuyor: Liderliğin güçlü olması için yüksek sesli olması gerekmediğini kanıtlıyor.

Kadınlar için alternatif liderlik alanları

Yaratıcı endüstrilerde kadınlar giriş seviyesinde çoğunluğu oluştururken, üst kademelerde hâlâ azınlıkta. Bu tabloyu değiştirmek için sessiz liderlik güçlü bir alternatif sunuyor. Çünkü bu model, ‘lider = yüksek sesli, otoriter ve genellikle erkek’ kalıbını kırıyor. Dinlemeyi, empatiyi ve iş birliğini öne çıkaran yaklaşım, kadınların sık sık eleştirildiği ya da küçümsendiği özellikleri bir avantaja dönüştürüyor. Ayrıca iş-yaşam dengesine, esnekliğe ve kapsayıcılığa daha fazla önem verildiğinde, kadınların liderlikte geri planda kalmasının önündeki engeller de azalıyor. Yaratıcı endüstrilerin geleceğini şekillendirecek olan yalnızca parlak fikirler değil; o fikirlerin filizlenebileceği kapsayıcı liderlik biçimleri. Sessiz liderlik de kadınların bu alanlarda daha görünür olmasını sağlayabilecek, güçlü ve dönüştürücü bir yol olarak öne çıkıyor.