Türkiye’de kadınların önemli bir bölümü hayatlarının bir döneminde şiddete maruz kaldığını söylüyor. Toplumun büyük çoğunluğu ise mağdur beyanına güvenilmesi gerektiği görüşünde birleşiyor. Araştırma şirketi Konda tarafından 28 ilde 2452 kişi ile yapılan ‘Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Algı ve Tutum Değişimleri Raporu’nun sonuçları, kadına yönelik şiddetle mücadelede toplumsal algının son yıllarda belirgin biçimde değiştiğini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre; genç kadınlarda ‘Şiddete veya tacize uğradığını söyleyen kişiye güvenilmeli’ deme oranı yüzde 91’e kadar yükseliyor. Çalışma, fiziksel şiddetin kadınların yüzde 26’sını, dijital şiddetin ise yüzde 14’ünü etkilediğini gösteriyor. Kadınların yüzde 18’i, dijital şiddet nedeniyle sosyal medya hesabını gizlemek ya da kapatmak zorunda kaldığını belirtiyor. Verilen yanıtlar, ‘Dijital şiddet’in sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları üzerinden giderek daha yaygın bir tehdit haline geldiğine işaret ediyor.
Kadınların sessiz şiddete tanıklık oranı daha yüksek
Araştırmaya göre; 18–24 yaş arası kadınların yüzde 39’u telefonunda acil çağrı uygulaması bulunduruyor. 25–34 yaş grubunda bu oran yüzde 32. Toplam kadın katılımcılar içinde bu uygulamayı kullananların oranı yüzde 22. ‘Yakın çevrenizde şiddete uğradığını düşündüğünüz ama konuşamayan biri var mı?’ sorusuna kadınların yüzde 28’i, erkeklerin yüzde 16’sı ‘Evet’ yanıtı veriyor. Bu fark, kadınların sessiz şiddet deneyimine tanıklık oranının çok daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Toplum, kalıp yargılara meydan okuyor: “Ne münasebet”
Araştırma, 10 yıl önce yaygın olan ve kadınlara yönelik suçlayıcı tutumları içeren yargıların giderek toplumsal karşılık bulmadığını gösteriyor. Konda, 2015’te sorduğu ‘Kadınlar tacize ve şiddete maruz kalmamak için ne yapmalı?’ sorusunu 2025’te tekrar yöneltti. Sonuçlar, ‘Gece dışarı çıkmasın’, ‘Giyimine dikkat etsin’, ‘Yalnız yürümesin’ gibi önerilere verilen desteğin belirgin biçimde azaldığını ortaya koydu. Çalışmaya göre toplumun geniş kesimi, çözümün bireylerin özgürlüklerini sınırlamak değil, toplumsal bilinç ve kurumsal önleme mekanizmaları olduğunu düşünüyor. Araştırma, katılımcıların bu yaklaşıma ‘Ne münasebet’ refleksiyle karşılık verdiğini gösteriyor.
Dijital alan yeni bir şiddet sahası
Kadınların yüzde 14’ü, erkeklerin yüzde 9’u internet ve sosyal medya üzerinden tacize maruz kaldığını söylüyor. Bu deneyimlerin çoğu anonim hesaplardan geliyor ve oranlar kadınlarda yüzde 22, erkeklerde yüzde 19. Dijital mahremiyet kaygısı belirgin bir şekilde artmış durumda. Her 100 kadından 18’i sosyal medya hesaplarını gizlemek veya kapatmak zorunda kaldı. Aynı oran erkeklerde sadece yüzde 9. Uzmanlara göre bu fark, dijital şiddetin özellikle kadınlar için daha yoğun bir baskı ve oto-sansür kaynağına dönüştüğünü gösteriyor.
Şiddet sadece bireysel değil sosyal etkiyi de getiriyor
Konda verileri, şiddetin yalnızca bireysel değil, sosyal ve ekonomik etkileri de beraberinde getirdiğini ortaya koyuyor. Ev içi şiddetin iş verimliliğini ve çalışma hayatına katılımı doğrudan etkilediği belirtiliyor. Uzmanlar, çözümün bireysel korunma pratikleri değil, kurumsal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi olduğunu vurguluyor. Şiddete maruz kalanların yüzde 87’si, ifşa etmenin gerekli olduğunu ve susturulmanın çözüm olmadığını düşünüyor. Bu oran, genç kadınlarda yüzde 91, genç erkeklerde ise yüzde 86.







