Toplumsal cinsiyet eşitliği için verilen mücadele genellikle uzun vadeli ve zorlu adımlar gerektiriyor. Bazı ülkeler bu hedefe ulaşmak için işe en temelden yani çocuklardan başlıyor. İzlanda, anaokullarında uyguladığı bütüncül ve kapsayıcı eğitim modeliyle yalnızca çocukların değil, toplumun geleceğini de dönüştürüyor. Oyunla öğrenmenin merkezde olduğu bu sistem, eşitliği küçük yaşlarda içselleştirmeyi mümkün kılıyor. İşte dünyanın en eşitlikçi ülkelerinden biri olan İzlanda’dan umut veren uygulamalar…
Hjalli modeli: Stereotipleri kıran bir eğitim yaklaşımı
İzlanda’da 1989’dan bu yana uygulanan Hjalli Modeli, çevrenin çocukları cinsiyete dayalı kalıplara sokma eğilimine karşı bir denge geliştirmeyi hedefliyor. Eğitimci Margrét Pála Ólafsdóttir tarafından geliştirilen bu yaklaşım; ‘Tüm çocuklara tüm olasılıklar sunulmalı’ anlayışıyla şekilleniyor.
- Tek cinsiyetli gruplar
Modelin en dikkat çekici yönlerinden biri, çocukların günün büyük bölümünü kendi cinsiyetlerine göre ayrılmış gruplarda geçirmeleri. Bu sayede kız çocukları liderlik gibi genellikle erkeklerle ilişkilendirilen becerileri deneyimleyebilirken; erkek çocukları da bakım, duygular ve iletişim gibi alanlarda gelişim gösterebiliyor. Cinsiyet rollerine dair beklentiler ortadan kaldırılıyor, çocuklar daha özgür bir gelişim ortamına kavuşuyor.
- Tarafsız ve sade sınıflar
Hjalli sınıflarında, cinsiyete özgü oyuncaklar ve renklerden uzak duruluyor. Yerine bloklar, sanat malzemeleri ve hamur gibi cinsiyetsiz materyaller tercih ediliyor. Sınıf dekorasyonu sade tutuluyor; bu da çocukların dikkatini öğrenmeye ve iş birliğine yönlendiriyor.
- Yapılandırılmış beceri eğitimi
Modelde altı temel beceri alanı belirlenmiş: Saygı, bağımsızlık, iletişim, pozitiflik, dostluk ve cesaret. Her beceri dört haftalık bir dönem boyunca yapılandırılmış etkinliklerle işleniyor. Bu süreçte çocuklar hem bireysel gelişimlerine katkı sağlıyor hem de sosyal ilişkilerini güçlendiriyor.
- Uygulamalı öğrenme örnekleri
Hjalli Modeli’nin sınıf içi uygulamaları oldukça özgün. Örneğin, bir grup kız çocuk denge kirişinde yürüyerek fiziksel cesaret geliştirirken; erkek çocuklar birbirinin saçını tarayarak empati ve özen becerilerini deneyimliyor. Disiplin yaklaşımı olarak cezadan çok ortam ve koşul düzenlemesine dayalı bir yöntem benimseniyor.
Müfredatta eşitlik temelli yapı var
İzlanda’da okul öncesi eğitim yalnızca bilgi vermekle kalmıyor; toplumsal değerlerin içselleştirilmesini de amaçlıyor. 2023 yılında güncellenen ulusal müfredat, eşitliği temel alan bir yapı üzerine kurulu. Okuryazarlık, sürdürülebilirlik, sağlık, demokrasi, insan hakları ve yaratıcılık gibi ilkeler, her anaokulunun kendi eğitim planına yön veriyor. Bu yaklaşım sayesinde eşitlik, sınıf içinde yalnızca anlatılan bir kavram değil; çocukların deneyimleyerek öğrendiği bir davranış biçimine dönüşüyor. Kimi zaman cinsiyet kalıplarını aşan hikâyelerle, kimi zaman da çocukların kararlara katılımıyla inşa edilen bu ortam, eğitimde eşitliği kalıcı hale getirmenin güçlü bir örneğini sunuyor.
Kamusal kaynaklarla finanse ediliyorlar
İzlanda’da toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen eğitim modelleri yalnızca ideallerle sınırlı değil; güçlü kamu yapıları ve yerel yönetimlerin aktif katılımıyla da hayata geçiriliyor. Anaokulları büyük ölçüde kamusal kaynaklarla finanse ediliyor ve yerel belediyeler bu sürecin merkezinde yer alıyor. Bu sayede ebeveynler, ekonomik durumlarından bağımsız olarak çocuklarını kaliteli ve eşitlikçi eğitim veren kurumlara güvenle gönderebiliyor. Eğitimciler, öğrenciler ve velilerle birlikte şekillenen yerel müfredatlar, demokratik katılımı da güçlendiriyor. Ayrıca İzlanda’da her belediye, kendi bölgesindeki anaokullarını denetliyor, onlara rehberlik ediyor ve müfredat uygulamalarına destek sağlıyor. Bu sistem, ‘Eşitlik’ temasını yalnızca merkezi düzeyde değil, yerelde de özgürce benimsenebilir hale getiriyor. Dolayısıyla model yalnızca öğretmenlere bırakılmıyor; toplumsal sorumluluk olarak kabul ediliyor.