Cinsiyet eşitliğini savunan, talep eden ve bu yolda sorumluluk alan kadın sayısı giderek artarken markaların mesajları aynı kalabilir mi?
40 ülkede faaliyet gösteren Boston merkezli pazarlama danışmanlığı şirketi Garrison Group'un 14 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırma Türk toplumunun 2011'den 2017'ye kadar geçen süre içinde yaşadığı dönüşümü irdeliyor.
MediaCat'te paylaşılan raporda yer alan önemli tespitlerden biri de Türk kadınlarının modernleşme ve özgürleşme yönünde son 6 yılda önemli bir yol kat ettiği.
Sonuçlara göre Türkiye'de kadınlar toplumun kendilerine biçtiği rolü giderek daha çok sorguluyor. Hissettikleri sosyal baskıya daha özgür bir yaşam biçimine geçerek yanıt veriyorlar. Bugün artık cinsiyet eşitliğini savunan, talep eden ve bu yolda sorumluluk alan kadın sayısı giderek artıyor.
Pazarlama ve marka iletişimi gözlüğüyle bakıldığında modern segmentteki kadınların oranındaki artış önemli bir potansiyele işaret ediyor. 2011 yılında %29'u kadınlardan oluşan "Kendini gerçekleştirenler" segmenti 2017'de %69 kadın oranına sahip.
Rapor, pazarlama profesyonellerine altın değerinde bir içgörü de sunuyor: Türk kadınları kendilerini yeniden özgür, otonom ve kendi kaderini tayin edebilen bireyler olarak ifade etmek istiyorlar. Bu kadınların kendilerini ifade etmelerine yardımcı olmak markalar için bulunmaz bir fırsat. Çünkü markalar oyuncusu oldukları pazarlardaki toplumsal ve kültürel değişimleri doğru analiz edebildikleri ve pazarlama stratejileriyle yaşanan dönüşüme ayak uydurabildikleri ölçüde başarılı olabilirler.
Aslında büyük markaların bazıları bu içgörüye göre aksiyon almaya çoktan başladı, ama kadınlara sadece belli kalıplar içinde rol biçen reklamlar hala ağırlıkta. Sonuçlara baktığımızda, güçlenen Türk kadınını anlayan ve ona hitap etmeyi başarabilen markaların öne çıkacağı bir yarış başlıyor diyebiliriz. Önümüzdeki dönemde hedef kitlesinin ihtiyaçlarına onlarla kurduğu duygusal etkileşimle karşılık veren markaların "güçlenen kadın ve cinsiyet eşitliği" mesajlarını bolca vereceğini, hatta bu kavramları ürün geliştirme ve pazarlama stratejilerine entegre edeceğini göreceğiz.
Markaların tanıtım, reklam ve sosyal sorumluluk projelerinde kadının güçlenmesine yönelik mesajlarının toplumda karşılık bulduğu takdirde bu dönüşüme pozitif yönde katkı sağlayacağını söylemek yerinde olur. Dünyada TV izleme oranı en yüksek ülke olarak, reklam kuşaklarında hayal ettiği kimliğe kavuşmuş kadınlar görmek kuşkusuz herkes için kazan-kazan bir strateji olacak.